Kaderimiz üzerinde en büyük pay inançlarımızındır. Bu inanç kalıpları, kendimizle ilgili sınırları belirler; belli durumlar karşısında bizi harekete geçirir ya da frenler. Bazılarını çok değerli bir miras olarak alıp yıllarca taşır ve kullanırız. Bazılarını kendimiz yaratır ya da çevremizden bir şekilde satın alırız.
İşimize yarayan ve bizi destekleyenler çok kıymetliyken; bize engel olanlar malesef çok tehlikelidir. Hepimizin üstesinden gelmekte çok zorlandığı ve dönüp dönüp aynı noktada bocaladığı konuları vardır. Kiminin iş, terfi, yöneticisi iken; kiminin eşi, parayla olan ilişkisi, ailevi sorunları olabilir. Bu bocalamanın temel nedeni o konuya dair farkında olarak ya da olmayarak geliştirdiğimiz inanç kalıplarımızdır. Kalıp diyorum çünkü bu inançlar o kadar katılaşmış, o kadar içimize işlemiş ve “bize aittir” ki bir kalıp halini almıştır. Sorunu hep dışarıda ararken aslında içimizde bir yerde kaskatı beklediğini göremeyiz. Göremediğimiz şeyi de sorgulayamaz ve sonuçta değiştiremeyiz.
Bu noktada yapılabilecek ilk ve en kolay adım, önce kendimize sonra da içinde bulunduğumuz duruma farklı bir açıdan bakabilmeyi denemektir. Bunu şuna benzetebiliriz: bir mekanda arkadaşınızla karşılıklı oturduğunuzu hayal edin. Sizin oturduğunuz yerden içinde bulunduğunuz mekanı tarif etmenizi isteseler farklı bir yer, arkadaşınızdan aynı tarifi isteseler farklı bir yer anlatımının karşımıza çıkması çok muhtemeldir. Bunun sebebi mekana farklı açılardan bakıyor olmanızdır. Aynı yerde, aynı havayı solumakta fakat farklı görüntüler ile karşı karşıya olabiliriz.
Burada da kendi içinizde ufak bir yer değişikliği ile düşüncelerinize, duygularınıza ve inançlarınıza farklı bir açıdan bakmanız; karşı karşıya olduğunuz soruna bambaşka bir açıdan, hatta belki de karanlıkta kalan kısımlarından yaklaşıp, içeride bir ışık yakmanızı sağlayacaktır.
İnsanın kendini gözlemleyebilmesi ve sonrasında belli çıkarımlarda bulunması çok değerlidir. Bizi bizden daha iyi tanıyan kimse olamaz. Fakat bu gerçeğe rağmen kendimizi geliştirebilmemiz, sürekli karşılaştığımız ve yaşamımızda sorun haline gelen durumlarla/kişilerle başa çıkabilmemiz için hepimizde zaten varolan potansiyelimizi kullanmalı ve işe önce kendimizden başlamalıyız. Bizim bu duruma/kişiye karşı olan yaklaşımımız ve inançlarımız değiştiği andan itibaren hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Oluşturacağımız yeni inanç ve düşüncelerimizin enerjisi kısa sürede yayılacak ve etkisini gösterecektir. Bu etki önce bizi içine alacak ve içimizde bir iletişim başlatacaktır. Kendimizi daha iyi anlayacak ve iç engellerimizi çok daha net görme şansını yakalayacağız.
Hepimiz sınırsızız. Bizi sınırlayan inandıklarımızın sonucunda kendi hayatımız üzerinde yaptıklarımız. Çok yakın bir tarihte kendini bu sınırlardan tamamen bağımsız kılmış ve ortaya koyduğu iPhone uygulaması ile herkesi şaşırtan Wasako Makamiya’nın hikayesi tüm bunlara ilham veren bir örnek. Makamiya 43 sene boyunca Japonya’da bir bankada çalışıyor ve emekli olduktan sonra 60 yaşında bilgisayar kullanmayı öğreniyor. 21 sene sonra yani 81 yaşına geldiğinde; 12 Japon geleneksel oyuncak bebeğin aşamalı olarak doğru yerleştirilmesine dayanan; ilk iPhone uygulamasını yaratıyor! İlk deme ihtiyacı hissediyorum çünkü isterse devamını getirebileceğini biliyorum :)
Sınır yok, sınır biziz. Ne düşünüyorsak onu yaşıyor, neye inanıyorsak hayatımıza onu davet ediyoruz.
Comentarios