Şöyle bir düşününce kendimizle ilgili önemli, önemsiz ne çok bilgiyi başkalarıyla paylaşıyoruz. Kimi zaman önemsendiğimizi, kimi zaman dinlenmediğimizi hissediyoruz. Hangisini yaşarsak yaşayalım bu paylaşımlardan da vazgeçmiyoruz. İrlandalı şair William Butler Yeats’in bu satırları bana kendi kırılganlıklarımı düşündürdü. Ne zaman daha kırılgan hale geldim? Beni en çok hangi yaşadığım kırdı? Sonra bana ne oldu? Peki ne kadar zaman sonra yeniden “ bana ait olanları birilerinin zemini yapıp; nazik olmalarını diledim?”
İnsan deneyimlerinin karmaşıklığını ve savunmasızlığını kırılganlık başlığı altında ele alan pek çok yazı, görüş var. Kendimizi kime ve neye karşı savunacağımızı tam olarak bilmemiz mümkün olabilir mi? Bence hayır. Bir gün hiç tanımadığımız, bir gün çok tanıdığımız birinin sadece sözüne değil, bakışına, davranışına, sessizliğine yenik düşmemek için hep savunmada ve tetikte mi kalmalıyız? Bence yine hayır.
Kırılganlık kavramının daha güçlü bir tavrı var. İçinde savunma ve karışıklığın ötesinde bir de güç var. Tam bu noktayı Brene Brown’un yaklaşımıyla ele alalım: “Kırılganlık, belirsizlik, risk ve duygusal maruz kalma anlarıdır. Bu zayıflık değildir; bu cesaretin doğrudan tanımıdır”.
Yaşadığımız dünyada her şey karşılıklı ilişkiler ağı içinde gerçekleşmekte. Herkesin birbirine bağlı olduğunu anlatan bilimsel, dini, felsefi birçok kavram var. Dolayısı ile kırılganlık da belli bir sayıda insana mal edilemez. Yaşamı boyunca mücadelesi hiç bitmeyen bizler için belki de şefkati doğuran, empatimizi besleyen de kırılgan olmamızdır.
Kırılganlıklarımız ile yüzleştiğimizde ve kabul ettiğimizde kendimize bir adım daha yaklaşabiliriz. Korku, başarısızlık, kaygı gibi zorluklarla sık sık karşılaşıyor ve kırılgan hissediyor olabiliriz. Bu durumlar bize psikolojik sağlamlığımızı geliştirme fırsatı sunar. İçsel gücümüzü, motivasyonumuzu topladığımızda güçlenir ve çok daha iyi hissederiz. Zorlayıcı duygu ve durumlarımız karşısında kendimize ait stratejilerimizin olması, olan bitenden kaçmadan ya da görmezden gelmeden kabul edip çözmeye çalışmak büyük bir cesaret göstergesidir. Ve yaşarken göstereceğimiz en büyük cesaret kendimiz olabilmektir.
Nazlimm belki de kirila kirila artik kirilgan olmaktan vazgecmek gerekrigini ogrenmek gerekir. Kirmayalim ama kirilmadan da sahip cikabilelim duslerimize umitlerimize en onemlisi de aslinda cok saglam olan ama bize hep kirilacak biseymis gibi dayatilan kalbimize. Seni seviyorum arkadasim en kirilgan halin bile sarsilmayacak kadar guclu olsun ❤️